Devrim Bulvarı Oğuzlar İş Hanı No:9 D:2 Kdz.Ereğli Zonguldak

Şirket Müdürünün Azli / Yargıtay Kararı

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2015/6124

K. 2015/13744

T. 21.12.2015

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11.12.2014 tarih ve 2012/214-2014/417 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekilleri, müvekkillerinin …..’nin 1/3 oranında ortağı olduğunu, şirketin müdürlüğü görevinin 28/01/2011 tarihinde davalı …’e devredildiğini, şirket müdürlüğünü devralan …’ün 14/04/2011 tarihinde ….’nin fesih ve tasfiyesi için …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/311 Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, davalının ….’ye dair demirbaşları sattığını, satılan gayrimenkullerin değeri olarak 159.123,00 TL gösterilip faturaya bağlandığını, bu satışın muvazzalı bir satış olduğunu, söz konusu demirbaşların değerinin 800.000,00 TL miktarında bulunduğunu, şirkete ait malları ….’ye satmış gibi gösterdiğini, ancak eşi ve kızı üzerine kayıtlı olan ….’ye devrettiğini ve halen bu şirket tarafından kullanıldığını, şirketin davalının müdür olmasından sonra zarara uğradığını ileri sürerek, 20.000,00 TL zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına, demirbaşların …..’ye iadesine, şirketmüdürünün yetkilerinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, dava şartlarının yerine getirilmediğini, derdestlik itirazında bulunduklarını, TTK 630/2 maddesi uyarınca istenilen müvekkilinin müdürlük yetkilerinin kaldırılması isteminin kötü niyetli bir istem olduğunu, müvekkilinin demirbaşların satışı için davacılara davet yazıları yazdığını, ancak söz konusu davetlere rağmen davacıların bu satış işine ilgi göstermediklerini, muvazaalı bir işlemin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı …. davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin yönetilmesi aşamasında davalı tarafından davacıların çağrıldığı ve bilgi verildiği, uyarılara rağmen davacıların şirket yönetimi için alınan kararlara katılmadıkları, davacıların sahibi oldukları hisse miktarının şirketin çoğunluğunu teşkil ettiği, davalının hisse miktarının, şirket hisselerinin 1/3’ünü teşkil ettiği, davacıların sahip oldukları hisse miktarı ile istedikleri zaman şirketin yönetimine müdahale edebilecekleri ve gerekli kararları alabilecek imkanlarının mevcut olduğu ancak davacıların yetkilerini kullanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacılar vekilleri temyiz etmiştir.

Dava, limited şirket müdürünün azli ve azli istenen müdürün şirketi zarara uğrattığı iddiasıyla limited şirkete ait satıldığı ileri sürülen malların iadesi ve davacıların bu sebeple uğradığı zararların tazminine ilişkindir. Mahkemece, özette açıklandığı üzere, davalı müdürün dava dışı şirketin %60 oranında ortağıolan davacılara çeşitli defalar ihtar çekmesine rağmen hareketsiz kalmaları sebebiyle ve iddialarının ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davanın ileri sürülüş biçimi itibariyle, davalımüdürün yetkisi olmadığı halde ve muvazaalı olarak davalı şirkete satılan malların iadesi ve davacıların uğradıklarını iddia ettikleri zararın tazmini ve davalı şirket müdürünün azli istenmiştir. İddiaların bu ileri sürülüş biçimi itibariyle mahkemece dava dışı şirketin mallarının davalı şirkete muvazaalı olarak satıldığı ve davalı müdürün yakınlarına ait dava dışı şirkete verildiği konusunda davacı delilleri getirtilip gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca, davacıların taziminini istedikleri zararın kaynağının açıklattırılmak suretiyle, davacı ortakların doğrudan zarar iddiasında bulunup bulunmadıkları belirlenip sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda da eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Yine davalı tarafça derdestlik itirazına konu olan 2011/311 Esas sayılı dava dosyasındaki talepler ve taraf durumu incelenmek suretiyle değerlendirme yapılması gerekirken, dosya getirtilmeksizin derdestlik itirazının reddi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu sebeplerle davacılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/5893
K. 2016/2550
T. 8.3.2016

DAVA : Taraflar arasında görülen davada…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21.1.2015 tarih ve 2014/744-2015/53 Sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 8.3.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl davada davalı … vekili Av. …. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Asıl ve birleşen davada davacı vekili, asıl davalının, birleşen davalı şirketin müdürü ve şirketin müvekkili ile birlikte eşit hisseye sahip bulunan diğer ortağının eşi olduğunu, davalı şirket müdürünün müvekkiline karşı etik olmayan ve kendisine duyulan güveni temelden sarsan davranışlarda bulunduğunu, şirkete bağlılık ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, şirket ortaklarına eşit davranmadığını, müdürlük görevini kötüye kullanarak şirketin içini boşaltmaya çalıştığını ileri sürerek, asıl davalı şirketmüdürünün, müdürlükten azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Asıl davada davalı vekili, dava dilekçesinde ileri sürülen hususların doğru olmadığını, davacının eşinin, şirketin ortağı ve müvekkilinin eşi olan…’e yönelik hareketleri sebebiyle taraflar arasında anlaşmazlık çıktığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Birleşen davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirket müdürünün, birleşen davalı şirketi iyi yönettiği, şirketin kar elde ettiği, ihtilafın davacının eşi… ile şirketin diğer ortağı ve davalının eşi olan… arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığı, müdürlükten azil için haklı nedenlerin bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.

1-) Dava, limited şirket müdürünün azli davası olup, bu tür davalarda husumetin azli istenen müdüre yönetilmesi gerekli ve yeterli olduğundan davalı şirkete yönelik birleşen davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi doğru değil ise de, birleşen davanın reddine dair karar sonucu itibariyle doğru bulunduğundan HUMK 438/son maddesi uyarınca kararın değişik gerekçe ile onanmasına karar vermek gerekmiştir.

2-)Asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Maddenin sonraki fıkrasında ise yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, mahkemece, her somut olayın özelliğine göre açıklanan biçimde azil için haklı nedenlerin oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

Dava konusu uyuşmazlıkta, asıl davalının müdürü olduğu şirket iki ortaklı olup, eşit hisseye sahiportaklardan birisi davacı, diğeri ise asıl davalı müdürün eşidir. Davacının, dava dışı bankaya olan borcu, davalı müdür tarafından temlik alınmış, daha sonra da bu borcun tahsili için başlatılan icra takibinde davacının söz konusu şirket hissesine haciz konulması talep edilmiş ve bu talep kabul edilerek davacının şirket hissesi haczedilmiştir. Esasen davacının iddiası da kendisine ait şirket hisselerinin, şirketin diğer ortağı ile onun eşi olan davalı şirket müdürü tarafından ele geçirilmek istendiği yönündedir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davalı müdürün, özen ve bağlılık yükümünü ağır bir biçimde ihlal ettiği sonucuna varılmalıdır. Bu itibarla mahkemece, asıl davalı şirket müdürünün azli için haklı nedenlerin oluştuğunun kabulüyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin birleşen davaya yönelik bütün temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan birleşen davadaki hükmün gerekçesi yazılı şekilde değiştirilerek ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulüyle asıl davada kurulan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 8.3.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.